25 Ağustos 2010 Çarşamba

Back to the future

Selam bloggerlar :)
Dün almış bulunduğum ipod'umla internet dunyasına bomba gibi bir dönüş yaptım. Artık ben de facebook'ta kardesimin fotolarını paylasabilecegim, yorum yapabilecegim, inanmazsınız ama blog bile yazabileceğim. Hem gecenin geç bir saati oldugundan hem buradan yazmak zor geldiginden şimdilik yayına ara veriyorum, ama beni özleyin anacigim! Bayyy...

3 Ağustos 2010 Salı

Selam Türkiye


Güzel yurdumun güzel insanları :)

Amerika'ya geldiğimden beri ilk defa bloga yazıyorum. Biliyorum biraz ihmal ettim buraları. Ama şu an karnımın tok olmasından, yapacak işim ve konuşacak kimsem olmamasından istifade ederek bir şeyler karalayayım dedim. Aslında ne yazmam gerekir, hiç bilmiyorum. Hani size Texas'ı mı anlatsam, başımdan geçenleri mi anlatsam, ruh halimi mi anlatsam... Yoksa direk havadan sudan mı girsem?

Burası sıcak memleket. Kuzey enlemlerinin bayağı güneyinde seyrediyoruz. Hal böyleyken ortalığın gavur lokumu gibi yanması kaçınılmaz. Üstüne 8 saat açık havada çalışmak eklenince adamın ebesi zor anlar yaşıyor. İş desen ayrı bir can sıkıntısı. Saatte 8 dolar alıyor(teoride) olmamıza rağmen ev kirasıdır, yol parasıdır, kıyafettir, vergidir derken elimize haftalık 120-130$ kalması da cabası. Bu paranın yarısı da yemeye, içmeye gidiyor zaten.

Bilen biliyor, burada bilgisayarım yok. İnternete girmek için arkadaşların bilgisayarlarını ödünç (ç)almam gerekiyor. Zaten her gün deli gibi koşturup yorulmaktan internete falan giresi de gelmiyor insanın. Sağdan soldan bulduğum biralarla kafa çekebilirsem ne âlâ. Yoksa işten dönüp, yemek yiyip, yatıp uyuyorum.

Adamlar boş yer bulmuş pamuk işçisi gibi yayılmış koca kıtaya. Bu yüzden her yer birbirine çok uzak. Araban olmadan markete bile gidemiyorsun. Ne bileyim, velev ki evde süt yok, ekmek yok, bekleyeceksin alışveriş günü gelene kadar. Ya da her şeyi 3 katı fiyatla satan benzinciden alacaksın -bu pek işimize gelmeyen bir seçenek. Yaş tutmadığı için alkol de alamadığımızı düşünürsek...

Amerika'da yaşanmaz arkadaş. :) Ben İstanbul'u özledim. Taksim'i, boğaz manzarasını, IETT'yi, evimi, yatağımı, arkadaşlarımı, laptop'ımı, özgürlüğümü... Lanet gitsin, Etiler Starbucks'ı bile özledim. Onun bile tadı aynı değil burada.

Sizi seviyorum, beni unutmayın.

Aşk

Elimizde bunlar var:

random (7) çeviri (7) niteliksiz bilgi (6) sevgili günlük (6) dimi (5) final haftası (5) translation of poetry (5) şiir (5) şimdi reklamlar (5) ateizm (3) hayatım sikildi (3) kısa öykü (3) nazım hikmet poems in english (3) poetry (3) sex (3) yemek tarifleri (3) öyküler (3) Muse (2) TV (2) aşk (2) blog (2) denemeler (2) din (2) ewan mcgregor (2) istanbul (2) izmir (2) kadın erkek ilişkileri (2) linguistics (2) poème (2) çizim (2) 3D (1) 40. izleyici (1) BÜMAK (1) NY (1) abazanlık (1) aids (1) aile (1) ajda pekkan (1) alıntı (1) amerika vs. türkiye (1) ananas (1) anket (1) avatar (1) ayrılık (1) aşk-ı memnu (1) bilinmeyen gerçekler (1) bir günah gibi (1) bira (1) burger king (1) ceci n'est une pipe (1) curt wild (1) duman (1) facebook (1) filistin (1) film (1) fransızca (1) français (1) freud (1) gaykedi (1) gel gör beni (1) gramer (1) hamster yemi (1) hastalık hastası (1) hayat (1) ikea (1) inekler (1) internet (1) israil (1) itü sözlük (1) kalbim ege'de kaldı (1) kelimeler (1) kendime not (1) kilyos (1) krema (1) kızarmış ekmek (1) lover you should've come over (1) martin luther king (1) mcdonalds (1) mid-term (1) müzik (1) oasis (1) olmayan adam (1) olric (1) oscar wilde (1) pasta (1) pastafaryan ne demek (1) patlıcanlı kabaklı makarna (1) pedofili (1) pedophile beards (1) psychology 101 (1) rapist glasses (1) sportsfest (1) star wars (1) steakhouse (1) sıçtın mavisi (1) texas (1) the ballad of reading gaol (1) the x files (1) to-do list (1) tutunamayanlar (1) usa (1) var olmak (1) velvet goldmine (1) video (1) webstats (1) yorum denetimi (1) yunanistan (1) yunus emre (1) çürük raporu (1) ödev (1) özgürlük (1) öğrenci evi (1)
 

Blog Template by YummyLolly.com - RSS icons by ComingUpForAir