OLMAYAN ADAM
Ve sonra öldü.
Bir hikayenin sonu için ne güzel bir cümle olurdu, değil mi? Hele ki bilmiyorsak o hikayenin başını. Huzur veriyor bana bir insanın hiçbir şey yapmadan, düşünmeden, hissetmeden, hareket dahi etmeden yalnızca ölmüş olması. Ya da şöyle mi demeli: Var olmamış olması. Eminin var olmamanın suları varlıktan çok daha çoşkulu akar ve bir o kadar da serindir. İnsana yaşadığını hissettirecek bir güzelliğe sahiptir var olmadığı bilmek ve ona göre davranmamak. Davranmamak derken... Hiç davranmamak, nefes almamak, konuşmamak, görmemek ve duymamak.
Ve sonra ölmek... Bunun adına ölüm denebilir mi ki eğer hiç yaşamamışsan? Ve eğer var olmayanlar hiç ölmeyeceklerse, bu onların sonsuz olduğu anlamına gelmez mi aynı zamanda?
İşte bu yüzden, bu yüzlerden dolayı hiç var olmamaış bir adamın öyküsünü yazmak istiyorum, ama tereddütlerim var. Hiç olmayan bir adamın öyküsü de hiç olmamış değil midir? Ve hiç olmamış bir adamın hiç olmamış öyküsünü yazmak mümkün dahi olsa okumaktan alınacak haz varmıdır sahi?
Hamdi hiç olmamıştı. Bir hayatı yoktu Hamdi’nin. Bir anne babası da yoktu. Hamdi hiç büyümedi. Hiç altını ıslatmadı ve hiç okula gitmedi. Hamdi’nin annesi onu hiç kovalamadı “Neden bamyanı yemiyorsun?” diye, çünkü ne Hamdi vardı aslında, ne de Hamdi’nin annesi. Bu yüzden hiç karanlıktan korkmadı Hamdi. Bir kez olsun ağlaya ağlaya ve kapının birden açılıp içeri ölmüş dayısının cesedinin gireceğini düşünerek uyumadı. İnanır mısınız, Hamdi hiç yalan da söylemedi. Yalan söyleyecek dudakları, dili yoktu ki söylesin...
Hamdi hiçbir zaman evlenmedi. Hâliyle çocuğu da olmadı. Hiç eve geç kalmadı Hamdi, hiç “Neredeydin bu saate kadar?” lafını duymadı. Zaten Hamdi’nin saatten haberi de yoktu. Hiç karısını aldatmadı Hamdi. Hiç yemeğin altını yakmadı. Hiç “Acaba ütüyü fişe takılı mı bıraktım?” diye düşünüp, Antalya yolundan geri dönmedi. Hiç arabayla kaza yapmadı. Düşünsene, bu trafik, bu yollarla; arabası olsa kesin yapardı. Hamdi hiç televizyon karşısında uyuyakalmadı. Hiç rakı-balık yapmadı ve hiç sarhoş olmadı. Çünkü... çünkü Hamdi yoktu.
Ve sonra öldü.
Hamdi var olsa dünyanın en mutlu insanı olabilirdi, ama var olsa var olamazdı. Ve dünyanın en mutlu adamı da olamazdı işte. Bu yüzden çok mutluydu Hamdi. Durdu, düşündü ve yok olduğu için sevindi. Ya da durmadı, düşünmedi ve sevinmedi belki. Çünkü, dedim ya, Hamdi hiç var olmadı ki.
25.13.2009 20:57 Cuma İstanbul/Hisarüstü
3 yorum:
Hamdi aslında hayalgücünde, beyninin içinde, var olan biri. Onun hayatını oluşturan, onu düşünerek sensin ve yaşadığını bilen okuyan bizleriz. Düşünsene biz de küçücük bir çocuğun beyninde oluşturduğu ve o çocuğun senaryosunu oynayan Hamdiler olabiliriz... Beyin böyle bir şey, güzel bir şey.. Yoktan var edebilen bir şey, halüsinaysonlar en basitinden.
Böyle şeyler düşünmeye başlayınca korkuyorum, konuyu değiştiriyorum. Zaten küçücük hayatlarımıza gereğinden fazla önem veriyoruz. Bir de onun aslında gerçek olmadığını anlarsak bi gün... Delirmek işten değil. :)
Bu arada sen ne güzel yorumlar yapıosun benim yazılarıma öle. Teşekkür ederim. :*
Tamam, düşünsene kısmından sonrasını yok sayalım.. Güzel yazıya güzel yorumlar yapmak gerekir, elimden geldiğince uyum sağlamaya çalışıyorum =D
Yorum Gönder