HIMBIL!
Bugün Konak'a uğradım. Konak'ın Kemeraltı çarşısı meşhurdur, her türlü yiyecek/giyecek/eşyanın en ucuzunu burada bulabilirsiniz. Ben şimdiye kadar ne kadar tavşan, ördek aldıysam, hep buradan almışımdır. Ne zamandır aklımda bir Gonzales almak vardı. Gitmişken bakayım dedim ve hayvan dükkanlarını gezmeye başladım tek tek.
İstediğim renkte ve sevimlilikte bir Gonzales yoktu, hatta toplamda 3 tane vardı zaten. Gri, tombulca, fazla iri, muhtemelen kart bir Gonzales'e bakarken yanında kahverengi bir hamster ve onun yedi sekiz tane yavrusu çekti dikkatimi. Anne o kadar tombul ve sevimli, yavrularsa o kadar minicikti ki! Daha annelerinden süt emiyorlardı minnacık elleri ve ağızlarıyla.
Dükkanın sahibine sordum, artık yem yemeye başladıklarını, yani beslenecek kadar büyük olduklarını söyledi. Ben de bir gri Gonzales'e bir de yavrulara baktıktan sonra; sırtı, kafası kahverengi, göbeği ve sırtının yanları beyaz bir yavru hamsterda karar kaldım. Yanında bir kutu yemle beraber aldım, eve getirdim. Hatta kıyafet alışverişi yapmayı planlıyordum Karşıyaka'da ama yavru hamsterımın aşkına onu başka bir güne erteledim.
Eve gelince büyükçe bir plastik kaba koydum hamsterı, altına ya Uykusuz'u yol yol kesip yumuşak zemin yaptım. Bir tane de oyuncak köpek koydum ki, annesini özlerse ona sokulsun, sıcaklık hissetsin.
Sıra yem koymaya gelince fark ettim ki, yem böceklenmiş. Karınca gibi ufak, çirkin böcekler var içinde. Ucuz etin yahnisi hesabı. Ben de yemi aldım, suya bastım. Böcekler ölüp, yüzeye çıktı. Onları toplayıp attıkıktan sonra, suyunu süzdüm. 200 derecedeki fırında evire çevire kuruttum. Fazla olan kısmını da derin dondurucuya attım. Artık değil böcek, herhangi bir yaşam izi kaldığını bile zannetmiyorum yemde.
Bu arada hamsterımı "Hımbılım benim! Ne kadar tatlısın sen öyle!" diye severken, adının Hımbıl olmasında karar kıldım. hem söylenişi hamster'ı çağrıştırıyor, hem de hamsterlar gerçekten hımbıl hayvanlar. :) Daha şimdiden alıştı bana, hiç kaçmıyor. Elimi uzattığımda gelip kokluyor, hatta yalıyor. Yemek de yiyor bol bol, önünden almak zorunda kaldım mamasını o derece. Gerçi asıl hımbıllık bende, hayvancağıza boyu kadar mama vermişim resmen. :)
Kusura bakmayın, tel'in kamerası dandik olduğundan ve Hımbıl hiç yerinde durmadığından resimler flu.
5 yorum:
çok yem verirsen çok yer, çok.ıçar,çok kokar hehe:D kafesinin altına talaş koy ki, kakasını onun altına yapsın, yoksa sürekli altını değiştirmek zorunda kalırsın hımbılın. söyleyeyim:)
talaşı gördüm forumlarda, yarın alırım heralde. ya bunun boku fare boku gibi. bu da fare zaten o açından düşünürsek. ama boku fare boku. çok acayip. :))
bir de bu balıklara yem vermesen de oku öle sağa sola götürdüğün zaman da okun etrafına üşüşüyorlar bir ok varmış gibi ehe.çok eğlenceli bir şey ya:DD
salaklar:)
normalde de elini akvaryuma uzatınca yem vermesen de hepsi toplaşıyo birden:) çok gerçekçi yapmışlar bravo hehe:)
Iyi bir baslangic
Yorum Gönder