8 Ekim 2010 Cuma

Burası New York Amerika...


Amerika ne yaptı bana? Düşünmeye sevk etti, kendime başka bir pencereden bakmamı sağladı. Neleri yanlış yaptığımızı gördüm, nerede olduğumuzu gördüm, neden orada olduğumuzu gördüm.

Salak derler Amerikalılara, evet, öyleler. Biz nispeten zekiyiz, neden? Her şeyin önceden düşünüldüğü ve planladığı bir sistemde, insanların zekaya ihtiyacı yok. Zekayı tanrı vergisi görmek bir hata, işin çevresel, kültürel yönleri var. İhtiyaçtan doğan bir özellik yani. Doğal seçilim: Salakların su içer gibi var olabildiği bir toplum ile salakların asla ve kat'a var olamayacağı, hayatta kalamayacağı bir toplum arasındaki fark.

Hazır bir sistem içerisinde var olmak nefes almak gibi, gayriihtiyari gerçekleşiyor, emeksiz ve ter dökmeden var oluyor insan. Yaşama dört elle sarılmaya, çalışmaya ve çabalamaya ihtiyaçları yok; ellerinin uzandığını alıyor Amerikalılar. Bu yüzden çok şaşırmıyorum artık komşu toprağındaki askerlere. Gücünün yettiğini aldığın, özgürlüğün başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde bitmediği bir toplumun insanları güvercin adımlarıyla zarar vermeksizin değil, tank misali ezip geçiyor.

Para için, emek yok. Ekmek için, emek yok. Seks için, emek yok. Düşünmeye gerek yok. Başka bir gezegenden dünyaya düşmüş yolcular gibi -nereye geldiğini ve bu yeni geldiği yerdekileri önemsemeden- yağmalayan bir toplum var. Kim olduklarını bilmiyorlar, tarihi, coğrafyayı ve insan doğasını bilmiyorlar. Başka bir tür Amerikalılar. Dünya emekçileri eğer çalışan ve üreten yürek işçileriyle, Amerikalılar predatör. Korku salan, yürüdüğü toprağı titreten, besin piramidinin tepesindeki o nihai üçgen.

İnsanca korkuları, zevkleri, hissiyatı olan küçük insanlarız biz. Kendi yağımızda kavruluyoruz. Hani bir orman gibi kardeşçesine, bir karınca kolonisi gibi uyum içerisinde yaşıyoruz; sadece farkında değiliz. Bu ülkedeki savaşım ve ayrımcılık iyi bir amaca hizmet ediyor aslında; ben ve benim gibilerden bahsediyorum şu an. Bu millet, milliyetten bağımsız ele alın lütfen sözlerimi, birlik içinde yaşayabilir, kemikleşmiş bir toplum haline gelebilir. Beraberlik mümkün ve gerekli, yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.

Aşk ile...

0 yorum:

Elimizde bunlar var:

random (7) çeviri (7) niteliksiz bilgi (6) sevgili günlük (6) dimi (5) final haftası (5) translation of poetry (5) şiir (5) şimdi reklamlar (5) ateizm (3) hayatım sikildi (3) kısa öykü (3) nazım hikmet poems in english (3) poetry (3) sex (3) yemek tarifleri (3) öyküler (3) Muse (2) TV (2) aşk (2) blog (2) denemeler (2) din (2) ewan mcgregor (2) istanbul (2) izmir (2) kadın erkek ilişkileri (2) linguistics (2) poème (2) çizim (2) 3D (1) 40. izleyici (1) BÜMAK (1) NY (1) abazanlık (1) aids (1) aile (1) ajda pekkan (1) alıntı (1) amerika vs. türkiye (1) ananas (1) anket (1) avatar (1) ayrılık (1) aşk-ı memnu (1) bilinmeyen gerçekler (1) bir günah gibi (1) bira (1) burger king (1) ceci n'est une pipe (1) curt wild (1) duman (1) facebook (1) filistin (1) film (1) fransızca (1) français (1) freud (1) gaykedi (1) gel gör beni (1) gramer (1) hamster yemi (1) hastalık hastası (1) hayat (1) ikea (1) inekler (1) internet (1) israil (1) itü sözlük (1) kalbim ege'de kaldı (1) kelimeler (1) kendime not (1) kilyos (1) krema (1) kızarmış ekmek (1) lover you should've come over (1) martin luther king (1) mcdonalds (1) mid-term (1) müzik (1) oasis (1) olmayan adam (1) olric (1) oscar wilde (1) pasta (1) pastafaryan ne demek (1) patlıcanlı kabaklı makarna (1) pedofili (1) pedophile beards (1) psychology 101 (1) rapist glasses (1) sportsfest (1) star wars (1) steakhouse (1) sıçtın mavisi (1) texas (1) the ballad of reading gaol (1) the x files (1) to-do list (1) tutunamayanlar (1) usa (1) var olmak (1) velvet goldmine (1) video (1) webstats (1) yorum denetimi (1) yunanistan (1) yunus emre (1) çürük raporu (1) ödev (1) özgürlük (1) öğrenci evi (1)
 

Blog Template by YummyLolly.com - RSS icons by ComingUpForAir